Uygarlık Tarihi Set Kitaplar
%40
1.188,00 TL
1.980,00 TL
Kategori
Stok Kodu
FHJMPZ69
Zamanın Gerçek Tarihi
Çağdaş bilimin; eski Babillilerin "sıfır rakamını" bilmediği gibi açık bir gerçeği yok sayarak, "bir dairenin 360 dereceye, bir günün 24 saate, bir saatin 60 dakikaya ve bir dakikanın 60 saniyeye bölünmesini Sümer uygarlığının mirasçısı olan eski Babillilere borçluyuz" şeklindeki sunuşu, bilim eliyle ve bilimi kullanarak cehaleti kutsama örneklerinden sadece biridir. Çağdaş bilimin ve bilim adamlarının cehaleti kutsama ritüellerinin çok sayıda örneği mevcuttur. Örneğin; muhteşem Maya uygarlığı şehir efsanesinden başka bir şey değildir ve bu uygarlık, insanoğlunun en basit buluşlarından biri olan tekerlekten bile habersizdir. Bu efsanenin başka bir sürümü olarak bilinen Sümer uygarlığı ise, bilinen tarihleri boyunca bir devlet yapılanması bile oluşturamamış; ömürlerini birbirleriyle savaşan şehir devletçikleri olarak tamamladıktan sonra tarih sahnesinden silinip gitmişlerdir. Batı kültürünün temellerini oluşturduğu iddia edilen Yunan uygarlığının durumu ise bunlardan da acıklıdır ve aslında Yunan uygarlığının temeltaşlarını oluşturduğu söylenilen bilim adamlarından Aristarkus ve Pitagoras Sisamlı, Thales ve Anaksimender Miletoslu, (Aydın-Söke) Hipokrat İstanköylü, Homeros İzmirli, Ptolemy İskenderiyeli, Arşimet Sicilyalı, İyonyalı olarak takdim edilen Anaksagoras İzmir-Urlalıdır.Ezbere bildiğimizi sandığımız tarihsel kavramların ve olayların detaylı bir şekilde incelendiği bu kitap, tarihe ve zamana dair bildiklerinizi gözden geçirmenizi sağlayacak önemli bir kaynak olacaktır.
BAZI GEREKSİZ BİLGİLER-1
Yüzeysel okumaya tabi tuttuğunuzda Cahit Doğan Doyar’ın bu kitabı Güneş-Dil Teoremi ile oluşturulmuş tezler üzerinden kurgulanmış gibi gelebilir. Ancak Cahit Doğan Doyar önceki kitaplarında olduğu gibi, bu kitabında da farklı bir bakış açısı ile arkeolojiyi incelediğini göstermektedir. Kelimenin tam anlamıyla "ezberbozan” açıklamalarını düşünmek, zihin egzersizi yapmak bildiğimizi sandığımız birçok konu için "Acaba?” dememize neden olmaktadır. Çalışmalarında sadece söylemleri değil, incelediği zamanın fiziksel ve coğrafi şartlarını da göz önüne alan Doyar, sarkastik diliyle birçok insana sıkıcı gelebilecek tarihi keyifli hale getirmektedir. Sonuçta; kitapta ortaya konulan veriler, birçok önkabulümüzün sorgulanması gerektiğini gösteriyor.
Ön Asya uygarlıklarının kalıntılarının belli bir amaca hizmet edecek şekilde incelenmesi ile oluşturulan tarih yazımı, bugünkü medeniyetin AtinaYunan temelli olduğu fikrini empoze etmeye yönelik söylemler içerir. Ancak başka bir açı ile değerlendirildiğinde ve bu söyleme uygun tarih yazımının içindeki bazı saptırılmış noktalar ayıklandığında, tablo birden bire değişir. Cahit Doğan Doyar yazdıklarında, bize buna yönelik bir anlayış geliştirmemizi öğütlüyor ve "her okuduğunuza inanmayın, okuduklarınızı bilimsel verilerin rasyonel süzgecinden geçirin!” diyor. Prof. Dr. M. Kamil Göl
Yalanlar-Çelişkiler-Uydurmalar
Tarih bilimi; geçmişe dair bilgilerin depolandığı belleğimizin, ana katmanlarının yapı taşlarını oluşturur ve bu niteliğiyle de olayları, toplumları ve kültürleri anlayarak, daha berrak bir zihinle yorumlamamızı sağlar.
Söz gelimi; bu yapıtaşlarının oluşum sürecinde elde ettiğiniz bilgi kırıntılarının, dipsiz kuyunun duvarlarında oynaşan yansımaları, kulağınıza ünlü Süleyman Tapınağı'nın hiç yapılmamış olabileceğini fısıldayabilir. Bu fısıltıları dinlemeye devam ederseniz, Yahudilerin ünlü Ahid Sandığı'nın bütünüyle bir masaldan ibaret olduğunu söylediğini de duyarsınız. Bu kadarla kalsa iyi ama aynı sesler tam da kulağınızın dibinde, Yahudilerin Musa'nın önderliğinde yapıldığı söylenen o ünlü Kızıldeniz geçişinin bütünüyle bir masal olduğunu ısrarla söylüyorsa eğer, artık duymazlık edemezsiniz.
Bütün bunlar çok önemli olmayan ayrıntılar gibi görünebilir. Ama aynı sesler dünya tarihinde bir dönemeç noktası olan; zamanı, Babil sürgününden önce ve sonra diye ikiye ayıracak kadar önemli olarak kabul edilen, bütün dünya tarihinde de bu şekilde kayıt altına alınan, Yahudilerin ünlü "Babil Sürgünü"nün de, masaldan başka bir şey olmadığını söylüyorsa, bu artık önemli bir bilgidir ve bunu paylaşmanız gerekir.
İşte tam da bu nedenle; bu kitap, hem tarihin hem de dipsiz kuyunun içinde ne aradığımızı ve ne bulduğumuzu anlatır.Cahit Doğan Doyar'ın birinci kitabını okuyanlar yeni şok bilgilere ve bellek kaymalarına hazır olsunlar…
Kutsanmış Cahillikler Vadedil(me)miş Topraklar
Yıllardır süren savaşın içinde fakirlikten kırılan bir halk ve dünyayı kurtarmak için hazinesinin yeterince büyümesini bekleyen on dört yaşında bir korsan: Willfried Zacharias Karl Otto Stupps. Tanıdığı herkes bu isimde bir korsan olamayacağı konusunda ısrar etse de Cehennem Tazısı Will, en yakın arkadaşı olan on yaşındaki ufak Jo'yla birlikte korsan olup Vadedilmiş Topraklar'ı bulmayı kafasına koymuş.Bu cennet ülkesi ve müthiş korsan hazinesini bulmak için Will'in, Meleğin Gülü'nün tüm parçalarını toplayıp, şişman bakan Eulenfels, Kara Baron, Kör Kara Hortlak Nefesi ve diğer korkunç düşmanları alt etmesi gerekecek.Gaddar korsanlar, adam boyunda canavarlar, uçan gemiler ve daha önce hiç görmedikleri türlü garipliklerle karşılaşan kahramanlarınızın yolda yaşayacakları maceralar aklınızı başınızdan alacak!
Mısır’dan Çıkış Yalanları
Bu kitaplar satıraralarında yeralan detaylı bilgi ve telkinlerle çağlara yön verir, insanları yönetir, toplumları var ve yok eder. İyi ile kötü, güzel ile çirkin, doğru ile yanlış binlerce yıldır bu kitaplardan elde edilen verilerle değerlendirilir.Çağlar boyunca insanoğlunun bu kitaplara olan ilgisi, oldukça kısa zaman dilimlerinde değişkenlik göstermesine rağmen, sürekli artarak devam etmektedir. Tanrısal vahiylerle ortaya çıkan bu metinlerin yorumları, insanın insanlaşma sürecinde ortaya çıkan kimi badirelerin kaynağı olmakla birlikte, insanlar ve toplumlararası sorunların açmazların, savaşların çözüm merkezi olarak da kullanılır.Ömer Dedeoğlu tarihsel değeri ve toplumları yönetme ve yönlendirme güçleri tartışmasız olan bu metinleri baştan sona inceleyerek, hem kavramların dinler arasındaki bağlantılarını ve çelişkilerini hem de bu bağlantı ve çelişkilerin hangi ayetlerle ortaya çıktığını okura sunmakla kalmıyor, bütün bu ayetleri alt alta sıralayarak araştırmacılar için de kaynak bir metin ortaya koyuyor
ESKİ ÇAĞDA ANADOLU TÜRKLÜĞÜ- ZAMANIN GERÇEK TARİHİ -6
Batılı modellemelerden ibaret olan eldeki düzmece tarih bilgisi; "göçebe” olarak nitelendirdiği Türklerin Anadolu’- ya gelişlerini 1071 tarihine sabitler ve bundan öncesini yok sayar. Hiç sorgulamadan bu düzmece tarih bilgisine biat edilmesinin sonucu "400 çadırla geldik, 400 çadırla gideriz” gibi bir saçmalığı doğurmakla kalmaz; zaten sonradan gelmiş olanların bu topraklar üzerinde "geçici” olduklarını da ifade etmeye başlar. Elinizdeki bu kitabı olursanız siz de göreceksiniz ki; MÖ. On binli yıllara tarihlendirilen Göbeklitepe’den bu yana, Anadolu Türklerin yurdu olmuştur ve bu toprakların en eski yerleşik halkı; Batılı tarihçilerin çoğul olarak "Tyrhenler” yani Turanlılar ismiyle kayda geçirdikleri Anadolu halkıdır.
Bu da o kadar böyledir ki; ismin tekil hali olan Tyrrhen, aynı zamanda Tarqinius’un Yunancadaki biçimi olan Tarkhon’un erkek kardeşinin adıdır. "Tarkhon ile Tyrrhenos’un babası Telephos ise İtalya’da Tarquinilerin atası, Lidya’da da (Maionia) Teuthrania kralı olarak ortaya çıkar. Kitapta yeralan bu ve benzeri bilgilerle bildiğiniz tarihi yeniden gözden geçirdiğinizde, yukarda bahsettiğim düzmece tarih kumpasının temelden çöktüğünü göreceksiniz…
Bu ürüne ilk yorumu siz yapın!